.
  YARARLI BİLGİLER
 
24 saat içinde vucudumuzda neler oluyor?

İnsanoğlu 24 saatte 24 kez değişir. Hem ruh hali hem de vücut ısısı,

tansiyon, kalp atımı, hormonlar sürekli değişim halindedir.
Biyologlar, doktorlar ve farmakologlar bu olağanüstü duruma kronobiyoloji
adını veriyorlar.

06.00
Kortizon salgılamasıyla organizma uyanır. Bu uyanma vücut için kendini yavaş
kalkmaya hazırlama işaretidir. Metabolizma hareketlenir ve o günün işleri
için enerji ve protein hizmete hazır olur.
07.00
Vücut hâlâ zayıf bir safhadadır. Bu nedenle bu saatte spor yapmaktan
kaçının. Çünkü kalbe ve dolaşıma gereksiz yüklenmiş olursunuz. Spor yerine
güzel bir kahvaltı edin, çünkü sindirim organları bu saatte iyi çalışır.
Karbonhidratlar bizim için yararlı olacak enerjiye çevrilir (Geceleri ise
yağlar).
08.00Bu saat cinsel yaşamınız için en iyi zamandır. Çünkü bezler fazla miktarda
hormon salgılarlar. Romatizması olanlar uzuvlarındaki ağrıyı gün boyu daha
kuvvetli hissederler. Sigara tiryakileri için de durum farklı değildir.
Kahvaltı sigarası damarları her zamankinden daha fazla daraltır.
09.00Vücudun dinç, kuvvetli olduğu saattir. Herhangi bir hastalık için iğne
olacaksanız bu en doğru zamandır. İğnenin ateş ve şişme gibi yan etkileri
ender olarak görülür, vücudumuz röntgen ışınlarına karşı daha dirençlidir.
10.00
Organizma şimdi faaliyete, harekete hazır durumdadır. Fazla enerjiktir,
vücut en fazla ısısına ulaşmıştır, verimliliğimiz en üst düzeydedir. 'Kısa
süre belleği' iyi durumdadır. İnsan dinamik olur. Fakat dikkat edilecek
nokta şudur; saat 10.00 ile 12.00 arası enfarktüs olaylarına sık rastlanır.
11.00
Vücudumuzun tam formunda olduğu bir saattir. Kalp ve dolaşım o kadar zinde
durumdadır ki yapılan muayenelerde kalpteki bir bozukluk gözden kaçabilir.
Verimli olmaya programlanmışızdır. Hazır cevaptır ve özellikle hesap işleri,
matematik ödevleri rahat ve iyi bir şekilde, zorlanmadan yapılabilir.
12.00
Vücudun dinlenmeye ihtiyacı vardır. Dikkat azalır ve insanı uyku basar.
Midedeki asit miktarı fazlalaşır (Hatta birşey yemesek bile). Beyindeki kan
akımı azalır. Çünkü kan sindirim organlarını desteklemesi için mide
tarafından kullanılır. Öğle uykusu uyuyabilen kişilerde istatistiklere göre
enfarktüse %30 oranında az rastlanır.
13.00Vücut formdan bir hayli düşmüştür. Verimlilik gün ortalamasının %20
aşağısındadır. Bütün organlar en alt düzeyde çalışır, sadece safra öğle
yemeğini hazmettirmek için faaliyettedir.
14.00
Kendimizi bitkin hissederiz. Çünkü tansiyon ve hormon düzeyi düşmüştür. Diş
doktorundan korkan kişi doktora bu saatte randevu almalıdır. Çünkü bu saatte
acıyı daha az hissederiz. Lokal anestezi uzun süre devam eder (30 dk.).
Sabahları bu süre 12 dk., akşamları ise 19 dk.'dır.
15.00Yeni işlere hazır olun enerjimiz geri gelmiştir, belleğimiz tam formundadır.
İkinci kez verimliliğe yaklaşırız ama bu verimlilik sabahkinden azdır.
16.00
Spor faaliyetleri için en iyi saattir. Tansiyon ve dolaşım çok iyi
durumdadır. Antrenmanlar için de en iyi zamandır. Asit önleyici ilaçların
etkisi bu saatte çok iyidir.
17.00Organların faaliyeti üst düzeydedir. Kuvvetimiz artar, oksijenin harcanması
fazlalaşır. Böbrekler ve mesane özellikle çok çalışır. Tırnakların ve saçın
en çabuk uzadığı zamandır. Fakat mide ülseri olan hastalar için durum
kritiktir. Öğleden sonra geç saatlerde ve akşamın ilk saatlerinde midedeki
asit miktarı fazlalaşır. Saat 17.00'ye doğru mide kanamasından dolayı
hastaneye gelenlerin sayısı artar.
18.00Akşam yemeği için iyi bir saattir. Pankreas bu saatte özellikle aktiftir.
19.00
Kan basıncı ve nabız genellikle bu saatte tembelleşir. Bu nedenle kan
basıncı düşüren ilaçlar konusunda dikkatli olmalısınız, bu ilaçlar tehlikeli
olabilirler. Sinir sistemi üzerinde etkili olan ilaçların tesiri de bu
saatte fazladır.
20.00Karaciğerdeki yağ düzeyi düşer ve kirli kan kalbe herzamankinden daha fazla
akar. Alerjisi olanlar ve astımlılar ilaçlarını bu saatte almalıdırlar.
Etkisi hemen görülür. Antibiyotiklerde az dozda alınsa bile etkileri en üst
düzeyde olur.
21.00
Sindirim organlarının günlük görevi sona ermiştir. Davetleri sevenler
dikkatli olmalıdırlar. Gelen herşey midede sabaha kadar hazmedilmeden kalır
ve bu durum tehlikelidir. Kalan yemekler barsak sahasındaki mukozaya hücum
ederler. O yüzden bu saatte özellikle kilolu olanlar yemek konusunda
dikkatli davranmalıdırlar.
22.00Bu saatte vücudumuzun polisi akyuvarlar özellikle aktiftirler. Dozu
azaltılması gereken ilaçlar için bu çok elverişli bir saattir. Bu ilaçlar
yanlış zamanda alındığı takdirde enfeksiyon tehlikesi fazlalaşır. Sigara
içenler de son sigaralarını içmelidirler Çünkü bu saatten sonra vücut
nikotin gibi zehirleri daha zor atar.
23.00
Organizma gün boyunca aktif bir şekilde faaliyet gösteren strese hormonunun
salgılamasını durdurur. Bu saatte sakinleşiriz, rahatlarız, gevşeriz. Tam
dinlenme saatidir. Metabolizmanı n faaliyeti en alt düzeydedir. Tansiyon,
kalbin atımı ve vücut ısısı düşer. Gebelerde doğum sancıları çoğunlukla bu
saatte olur. Çünkü sancıya neden olan gebelik hormonlarının salgılanması üst
düzeydedir.
24.00
Uyuduğumuz sırada deri hücreleri durmadan çalışır, gündüz olduğundan daha
sık bölünürler. İlk rüya safhası başlar, yarım saat içinde rüya görmeye
başlarız.
01.00
Verimliliğimiz en alt düzeydedir. Bu saatte hâlâ çalışanlar hata yaparlar,
dikkat son derece azalır. Çünkü vücut kendini uyumaya programlamıştır, kısa
zamanda en derin uykuya dalınır.
02.00
Araba kullananlar bu saatte çok dikkatli olmalıdırlar. Çünkü görme zayıflar,
tepkiler yavaşlar. Bu nedenle trafik kazaları bu saatte daha fazla olur.
Vücut soğuğa çok hassastır, çabuk üşür. Fakat derimiz acıya karşı fazla
hassas değildir.
03.00
Bedensel ve ruhsal olarak karanlık bir safhadır. Melatonin hormonunun
salgılanması tembel ve kararsız yapar. İntihar edenlerin sayısı fazlalaşır.
04.00
Stres hormonundan enerji kazanırız. Enfarktus krizleri saat 04.00 ile 06.00
arasında özellikle fazladır. Çünkü kan basıncı oldukça yükselir, damarlar
gerilir. Gebe kadınlar için de doğum yapma olasılığının en yüksek olduğu
zamandır.
05.00Bu saatte vücuttaki erkeklik hormonu salgılanması artar. Strese hormonun
konsantrasyonu bizi faaliyete geçirmiştir. Bu hormon gündüz değerinin tam
altı katına çıkar. Vücudumuz harekete geçer kaybolan enerji yeniden geri
gelir. Artık yeni bir güne başlamak için hazırızdır.
__________________
Önce Eğitim...






YORGUNLUKLA  MÜCADELE
İs hayatının yoğunluğundan sizi kurtaracak bazı öneriler.
Eğer doktorların sürekli olarak tavsiye ettiği şekilde dinlenemiyor, uyuyamıyor fakat tüm bunlara rağmen çalışmak zorundaysanız size yardımı dokunacak bu ipuçlarını mutlaka okuyun.

DUYULARINIZI KULLANIN: Koku duyusu. Güçlü kokular –iyi ya da kötü- duyularınızı harekete geçirerek üzerinizde bir sarsma etkisi gösterir. Uyanık kalmaya ihtiyacınız olduğu ve yorgunlukla savaştığınız zamanlarda nane yağı koklamayı deneyin. Araştırmalar gösteriyor ki nane koklamak yorgunluk hissini yüzde 15 azaltmaya yardım ederken uyanık kalmanızı da sağlıyor.

KARBONHİDRATLAR: Yorgun hissettiğiniz anlarda makarna gibi karbonhidrat zengini yemeklere hücum edin. Karbonhidratlı yiyecekler kandaki şekerin yavaşça salınımını sağlar Bu olay yani kandaki enerjinin kademeli olarak salınımı, kendinizi yorgun hissettiğiniz zamanlarda bile gücünüzün yüksek tutulmasına yardımcı oluyor. Kıymalı makarna, risotto ve fırınlanmış patates bu iş için ideal olan yiyeceklerin başında geliyor.

ŞEKERLEME YAPIN: Ofiste küçük bir şekerleme yapmayı ummak çok da gerçekçi değil. Ama eğer elinize böyle bir fırsat geçerse bunu mümkün olduğunca hızlı bir şekilde değerlendirin. 5 dakikadan 15 dakikaya kadar süren kısa uykular yorgunlukla başa çıkmakta size büyük bir avantaj sağlar. Fakat dikkatli olmanızda yarar var çünkü 15 dakikadan fazla süren şekerlemeler sizi mayıştırarak daha da yorgun hissetmenize neden olacaktır.

KAFEİN TAKVİYESİ: Sert bir fincan kahve uyanıklılığınızı 20 dakika içerisinde arttırır. Fakat lıkırdayan şeyler bütün gün boyunca telaş yaşamanıza neden olabilir ve gece uykuya dalmanızı olumsuz etkiler. Araştırmalar sadece kahve çekirdeklerinin koklanmasının bile uyanık kalmayı desteklediğini gösteriyor. Yani aşırı doza kaçmadan da kafeinin avantajlarından yararlanabilirsiniz.

GERÇEKÇİ OLUN: İs yerinizde çok fazla gevşeyip rahat hareket edemezsiniz fakat kabul edin ki yorgun hissetmeye başladığınızda hafızanız da zayıflamaya başlayacaktır. Siz yoruldukça yavaşlamaya başlayan hafızanıza güvenmek yerine bir liste yapın ve biraz hız kesin. Böylece işinize daha fazla yoğunlaşmış ve hata yapmaktan uzaklaşmış olursunuz.

EGZERSİZ: Yürüyüş, koşu ya da jimnastik daha fazla yorgun hissetmenize neden olabilir. Fakat kısa tutulan egzersizler, tempolu kısa bir yürüyüş gibi, dolaşımınızı arttıracak ve yorgun beyin hücrelerinizin daha fazla oksijen almasını sağlayacaktır.

BİR BARDAK SU: Gün boyunca sürekli su içmeye özen gösterin. Sadece çok az susamış olmak bile enerji seviyenizin düşmesine neden olur.

GÖZLERİNİZİ KAPATIN: Avuçlarınızı çukurlaştırarak ellerinizi kapalı gözlerinizin üzerinde 2 dakika boyunca bekletin. Bu hareket gözlerinize ışık gelmesini engelleyerek gözlerinizin dinlenmesine ve yenilenmesine yardımcı olur. Ayrıca göz damlaları da uykusuzluktan dolayı acıyan gözleri yağlandırmaya yardım eder.


Soğuk günlerde süt tüketin!

 


Her yaş grubu için soğuk günlerin en güzel besini sütün bol bol tüketilmesini öneriyor. 2 bardak süt ise hastalıklardan koruyor
 

Uzmanlar, vücut direncinin azaldığı soğuk günlerde çocukların günde 1 bardak, yetişkinlerin ise 2 bardak ılık süt içmeleri halinde bir çok hastalıktan korunacağını belirtiyor.

Sütün organizmanın büyüme ve gelişimi için gerekli olan besin öğelerinin tamamına yakınını içerdiğini belirten uzman Dr. Hüsnü Yeşil, sütün sayılmayacak kadar faydaları olduğunu dile getiriyor. Yeşil, Hacettepe Üniversitesi'nin yaptığı bir araştırmaya göre bir bardak sütün 5 -6 yaşındaki bir çocuğun günlük besin ihtiyacının yarısını karşıladığını kaydediyor. Bir bardak sütte B12 vitamininin yüzde 98'ini, fosforun yüzde 55'ini, kalsiyumun yüzde 52'sini, B2 vitamininin yüzde 44'ünü karşıladığını kaydeden Yeşil, "Bu çok değerli besinden çocuklarımızı mahrum etmemeliyiz. Yaz aylarında çocuklar dondurma gibi besinlerle sütten faydalanıyor. Ancak kış aylarında dondurma tüketimi azalıyor. Bu bakımdan özellikle bu soğuk kış günlerinde çocuklarımızın iyi ve dengeli beslenmesi beslenmesi ve vücut direncinin artması için mutlaka süt içirmeliyiz. Ilık bir bardak süt çocuğumuzun besin ihtiyacının neredeyse yarısını karşılıyor. Sade sütü sevmeyen çocukların süt içmesini özendirmek için kakao ve çikolota katılabilir." diyor.

BALLI ILIK SÜT ÖKSÜRÜĞÜ KESİYOR

Kışın çocukların kolaylıkla hastalandığını ve öksürüğün yaygın bir şekilde görüldüğünün altını çizen Yeşil, bir bardak süte bir tatlı kaşığı bal katılarak verilmesi halinde öksürüğe çok iyi geldiğini kaydediyor. Yatmadan önce verilen ılık ballı sütün öksürüğü kestiği gibi çocukların daha iyi uyumalarını sağlayacağını ifade eden Yeşil, "Ayrıca sütün içinde bulunan yağ asitleri çocuğun beyin gelişimi için çok önemlidir. Çocuklukta ve gençlikte güçlü kemikler için de süt vazgeçilemez bir besin kaynağıdır. Süt, kışın yine çocukların ağız kenarlarında görülen yaralara da iyi gelir." bilgisini veriyor.

Ailelere çocuklarına örnek olmaları bakımından süt içmeleri çağrısında bulunan Yeşil, her yaş grubundaki kişiler için sütün büyük faydası olduğunu dile getiriyor. "Anne baba süt içerse çocuk da kolaylıkla süt içer" diyen Yeşil, şöyle devam ediyor: "Süt yetişkinler için de gereklidir. Obezite ve kronik hastalıklardan korur. Dengeli beslenmeyi sağlar. İlaçların yan tesirini azaltır. Kemiklerin güçlü kalmasını sağlar ve kemik erimesini engeller. Vücut ağırlığını azaltır ve kilo verdirmeyi kolaylaştırır. Yetişkinler en az günde 2 bardak süt tüketmelidir."

kardeş kıskançlığının önüne nasıl geçilir
 

 Çocukluk döneminde kardeşin gelmesi ile tahtının sarsıldığı ve artık her şeyin eskisi gibi olmayacağı endişesi hakimdir.
 Bir çocuğun kardeşini kıskanması doğal bir duygu olarak tanımlanabilir. Her birey özel olmak, ilk olmak, öncelikli olmak , tercih edilmek, beğenilmek isteyebilir. Karşıdaki kardeş olsa bile bu duyguların kontrol edilmesi kişi için bazen güç olabilir. Bu duygunun bir problem olarak görülmesinden çok bu duygu ile çocuğun ya da kişinin nasıl baş edebilmesi gerektiğini öğretmek ve anne- baba olarak yapılması gereken davranış biçimlerini öğrenmektir.
Bu kıskançlıkta kardeşe duyulan yoğun öfke duyguları belirgindir. Onun daha ön planda olduğu, daha çok sevildiği, her istediğinin yapıldığı, kendisinin ikinci plana atıldığı, kendisine karşı bir haksızlık yapıldığı ve artık sevişmediği düşüncesi ile yalnız kalma, içe kapanma, sürekli öfke duyma ve yoğun çatışmalar ile kendini gösterir.
Çocukluk döneminde kardeşin gelmesi ile tahtının sarsıldığı ve artık her şeyin eskisi gibi olmayacağı endişesi hakimdir. Bu endişenin kontrol edilebilmesi için anne babanın ve diğer kişilerin aslında hiçbir şeyin değişmediğini , onun kendileri için hala özel ve önemli olduğunu ona davranış ve konuşmaları ile hissettirmesi gerekmektedir. Bunu hisseden çocuk rahatlayacak ve kardeşine karşı olan tüm düşmanlık duygularını kontrol edebilecektir.
Doğum Öncesi Önlemler
- Bebek dünyaya gelmeden önce anne ve babanın gün içerisinde ona özel zamanlar yaratabilmesi gerekmektedir. Annem beni seviyor, babam beni seviyor ve benimle ilgileniyor düşüncesini hissedebilmesi gerekiyor.
- Bebek dünyaya gelmeden önce çocuğunuzu dünyanın merkezi haline getirmemek, ona bağımlı yaşamamak , her zaman varlığınıza alıştırmamaktır. Her istediğinin yapılmaması önemlidir. “Sen benim için önemlisin, ama bazen sana sınır koymalıyım, bunun sana olan sevgimle bir ilgisi yok” mesajını verecek davranışları kardeş dünyaya gelmeden önce öğretmelisiniz. 3 yaş öncesindeki bir çocuk için bu söylediklerim geçerli değildir. Çünkü bu yaş çocuğu bu bilgileri almak için yeterli zihinsel beceri ve davranışsal kontrolüne henüz sahip değildir.
- 3 yaş sonrasında olan bir çocuk bebek dünyaya gelmeden önce anaokuluna gönderilebilir. ( yarım gün ya da tam gün )
- 3 yaş öncesi bir çocuk için yapılması gereken davranış onu çok sevdiğinizi davranışlarınızla hissettirmek , inatlaşmaları ile onunla çok fazla mücadeleye girmeden ona uyumlu davranmaktır.
- Anne karnı belirginleştikten sonra bebeği sevme çalışmaları yapmak, bu çalışmaları yaparken onu fiziksel olarak yakınınızda tutmak ve ona dokunmaktır. Kardeşin ne demek olduğu ile ilgili bilgileri ona anlatmalı ve duygusal olarak aralarında bir bağın oluşmasını sağlamanız gerekmektedir.
- Kardeşi doğmadan önce fazlası ile onun dikkatini çekebileceği düzeyde alışveriş yapmaya özen göstermeniz gerekmektedir.
- Kardeşi doğmadan önce yatağını ve odasını çoktan ayırmış olmanız gerekmektedir.
- Eşler arasında doğum sonrasında aileyi nelerin beklediği, herkesin görevinin neler olduğu, bu dönemde eşlerin birbirinden neler istediğinin paylaşılması gereklidir. Bu ileride doğacak sorunların şimdiden kontrol altına alınmasını sağlayacaktır.
Doğum Sonrası Önlemler
- Doğum zamanı yaklaştıkça annenin artan yorgunluğu ve endişesinin çocuğa hissettirilmemesi önemlidir. Tüm bunların gelecek olan kardeşten kaynaklandığı düşüncesine yol açabileceğinden bu dönemde her şeyin normal olduğunun gösterilmesi gerekmektedir.
- Koşuşturmalar ve yaşamda yapılacak değişimler ( odaların hazırlanması, eşyaların yerlerinin değiştirilmesi, eve yeni gelecek misafirler, hastanenin seçilmesi, hastaneye gidiş gibi ) çocukta gerginlik yaratabilir.
- Doğum esnasında hastane içinde değil de hastane bahçesinde güvendiği bir kişi ile birlikte olması ( tercihen baba ) kardeşi ile ilgili duygularının alınması , gelebilecek sorularına cevaplar verilmesi ve varsa endişelerinin giderilmesi gerekmektedir.
- Doğum sonrasında anne rahatladıktan sonra anne ile görüşmenin sağlanması yararlı olacaktır. ( bu sürenin çok uzun tutulmaması ve gerekli açıklamanın yapılması gerekmektedir.)
- Kardeşi ile ilk karşılaştırılma anında bebeğin kendi yatağında olması onu biraz da olsa rahatlatacaktır.
- Kardeşten gelen güzel bir merhaba hediyesi ilk karşılaşmanın mükemmel geçmesini sağlayacaktır.
- Hastane odasının çok kalabalık olmaması, çocuğun tanımadığı kişilerin mümkün olduğunca içeride bulunmamasına dikkat edilmesi gerekmektedir.
- Anne bebeği emzirme aşamasına geldiğinde bir kolunda bebeğin, aynı yakınlıkta da onun olmasına özen göstermelidir.Bir taraftan emzirme gerçekleşirken diğer taraftan da onunla sohbet edilmesi onu mutlu edecektir.
- Eve gelindiğinde bebeğin ve onun odasındaki yeni eşyaların, hediyelerin yerleştirilmesi çalışmalarını birlikte yapabilirsiniz.
- Anne bebekle ilgilenirken baba eskiden olduğu gibi oyun alanında birlikte oyunlar oynamalıdır. Emzirme bittikten sonra görev değişimi yapılmalı , anne ile birlikte yapılan eğlenceli aktivitelerle aslında hiçbir şeyin değişmediği ona hissettirilmelidir.
- Uykuya geçiş aşamasında doğum öncesinde planlanan görev dağılımına göre hareket etmek gerekmektedir.
- Bebekler sevilirken ister istemez sevimli kelimeler kullanıp kendimizden geçebiliyoruz, bunu sizin ve diğer gelen misafirlerin yapmamasına, aşırı sevgi gösterilerinin olmamasına özen göstermelisiniz.
- Bebekle ilgili kızgınlık içeren uyarılarda bulunulmaması gerekmektedir. Çıkardığı bir yüksek sesten dolayı kızılmamalı, kardeşine dokunmak istediğinde sizin kontrolünüzde dokunmasına izin verilmelidir. Bu dokunmaların gizli ve şiddetli olmaması için gözlerinizi iyi açmalısınız. Her an bir tehlike gelebilir. Böyle bir sahne ile karşılaşılırsa tepkisel olmamaya özen gösterilmelidir.
- Kardeşler arasında asla bir kıyaslama yapılmamalıdır. Her çocuk ayrı gelişim hızına, yetenek ve beceriye sahiptir.Bir çocuğunuz girişken ve konuşkan olabilirken diğer çocuğunuz daha sakin olabilir.
- Kardeşin bakımı ile ilgili sorumluluk alması sağlanabilir. Eğer verilen sorumluluğu istemiyor ise bir zorlama yapılmamalıdır.
- Kendi odası, oyuncakları, kitapları ona özeldir, paylaşmak istemiyorsa zorlama yapılmamalıdır. 3 yaş sonrasındaki bir çocuk için kardeşi ile paylaşmayı kabul ettiği oyuncaklar için odasında farklı bir yer belirlemesi istenebilir.
- Kardeşler kaç yaşında olursa olsun aralarında çıkar her sorunda müdahaleci olmamalı, eğer müdahale edilmesi gerekiyorsa da haklı ya da haksız olarak ayırım yapmamalısınız. Tartışma konusunu her iki taraftan da dinledikten sonra çözüm içeren davranışı sunup birbirleri ile barışmalarını sağlayabilirsiniz. Böylece taraf olmaktan çıkmış olursunuz.

İki kardeş arasında öfke , kırgınlık duyguları oluşabilir. Önemli olan aile içindeki her üyenin birbirine sıkı bir sevgi bağı ile bağlanmasıdır. Her neye kızılmış olursa olunsun sonunda o benim kardeşim diyebilecektir.
 

 

 
 
  Bugün 20 ziyaretçi (25 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol